Unutturulan Kahramanlar

- Sessiz Kahramanlar -

“Düşüncelerine çok değer verdiğim babama şu soruyu
yönelttiğimde, sanırım on yaşındaydım: ‘Yahudilerin kötü bir halk
olduğu doğru mu?’ Babam, ‘Kötü bir halk yoktur, çocuğum’, diye
cevap verdi. ‘Sadece, kötü ve iyi insanlar vardır.’ ‘Peki Türkler
nasıldır?’ ‘Bu Türkler için de geçerlidir.’ “
(Zabel Yesayan: Silihdar Bahçeleri, 1935)

Her kim ki bir insanın hayatını kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibidir. (Kuran-ı Kerim, Mâide 32)

Soykırım, insanların davranışlarını dört türe indirgemektedir: Suç işleyenler, kurban olanlar, edilgen olarak seyirci kalanlar ve etkin durumda kurbanlara yardım edenler. Kurbanların dışında her birey, bu insanlık suçuna katılıp katılmama, karşı durma, direnme, kurbanlara yardım etme ve hatta onları kurtarma konusunda olduğu gibi, aynı zamanda vurdum duymaz bir tavırla olan bitene sırt çevirerek bu suçun işlenmesini olanaklı kılma konusunda karar verme durumundadır. Bu durum, Osmanlı iktidarının son döneminde sayıları üç milyondan fazla olan Osmanlı tebaalı hristiyana uygulanan soykırım için de geçerlidir.

Osmanlının son döneminde, Birinci Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyeti (Jöntürkler) liderliğinde kendi tebaası olan hristiyanlara uygulanan soykırımın kitlesel bir katılımla sistematik olarak uygulandığı bir gerçektir. Ancak bu gerçekten yola çıkarak, bu insanlık suçunun vebalini toplumun geneline yüklemek hatalı bir yaklaşım olacaktır. (1) Uluslararası ve aynı zamanda ulusal mahkemeler, insanlık suçunu kollektif değil, bireysel olarak ele almaktadır. Yasal zeminde uluslar değil, bireyler suçtan sorumludur.

Soykırımın başlangıç döneminden itibaren emirlere itaat etmeyen ve yaptırımları sorgulayan devlet memurlarının yanı sıra, Ermeni ailelerini himayeleri altına alarak vahşetten kurtulmalarını sağlayan sade vatandaşların varlığı sadece tanık belgeleriyle saptanmamış, aynı zamanda kollektif belleğin de parçası olmuştur. (2)

„Suçluya Saygı - Katil Kahramanlar„ bölümünde de belirttiğimiz gibi, günümüz Türkiye'sinde katillerden kahramanlar yaratılmakta, İttihat ve Terakkinin eli kanlı paşaları anıt mezarlarla, bulvarlara verilen isimler ve türlü vesileyle övgü tiradlarıyla onurlandırılmaktadır. Ermeni çocuklarını ve kadınları köklerinden, din ve dillerinden ederek kültürel soykırım uygulayıcıları ve hatta onları evlerinde köle ve cinsel obje olarak kullananlar, kurtarıcı melekler olarak tanıtılmaktadır. (3) Bundan öte, bu olgu soykırımın reddine katkıda bulunacak bir veri olarak dahi sunulmaktadır.

Şu anda okumakta oduğunuz bölümün konusu, yakın Türkiye tarihinin en karanlık evresinin gerçek kurtarıcı ve yardımcılarıdır. Çalışmamızın amacı, günümüz Türkiye’sinde yaşamakta olan müslüman etnik grupları soykırım konusunda ‘temize çıkarmak’ değildir. Ayrıca yukarıda da belirttiğimiz gibi suç yasal zeminde bireysel bir kavram olduğundan, böyle bir yaklaşım söz konusu olamaz. Ancak, insanın değerinin hiçe sayıldığı bir dönemde insan kalabilenleri ortaya çıkarmanın da önemli bir görev olduğunu, özellikle de inkar, yalanlama ve Türkiye tarihinin saptırılmasını da göz önünde bulundurarak düşünmekteyiz.

Kahramanlık, her durumda kendi çıkarlarını hiçe sayarak bir başkasının ya da bir kitlenin mağduriyetini önleme ya da buna son verme çabasını içerir. Birey, ancak bir diğerinin hangi durumda olduğunu ya da olabileceğini algılama yeteneğine sahip olduğunda koruma ya da yardım eylemi fikrini oluşturabilmektedir. Bu fikrin eyleme geçmesi ise, bireyin kendi iradesini kullanması ve buna bağlı olarak vicdan sesine kulak vermesiyle olanaklıdır.

Sessiz kahramanları katil kahramanlardan ayıran en önemli unsurun yukarıda anlatılmaya çalışılan empatinin yanı sıra, vicdan sesinden daha üstün olabilecek bir otoriter direktife itibar etmemeleri olduğundan yola çıkılabilir. Bunun yanı sıra, devlet memuru ya da sıradan vatandaş sıfatıyla koruyucu ve totaliter devlet yaptırımlarına uymayan bireylerin adalete koşulsuz bağlılıkarıyla kendi kariyerleri ve hatta yaşam riskleri konusunda korkusuz oldukları da bir gerçektir. (4)

Bireyin yardım eylemi, kuşkusuz olanaklarıyla kısıtlıdır. Ancak, yukarıda anılan vasıfta olan insanlar, çalışmamızda da göreceğiniz gibi, her durumda yardım etmenin bir yolunu bulmuştur. Yani, yardım eylemi de bireyin iradesi, insafı ve vicdani sorumluluk duygusuyla parallellik göstermektedir.

Ermeni Soykırımında erdemli davranan Osmanlı tebaalı müsümanları ararştırırken, değişik kaynaklara rastladık. Türkiye toplumu, yüzüne sürülen lekeyle yaşamak zorunda bırakılırken, yüzakı olabilecek 'dedelerini' hatırlamaya çalışıyordu. Sosyalist, hümanist, dindar ve milliyetçi kesim her konuda fikir ayrılığı yaratmaya her daim hazırken, bir konuda anlaşmakta: Osmanlının son dönemi insanlık dışı bir trajediye sahne oldu ve ortak acımızı bir nebze olsun hafifletmekten öte, bize umut veren birşeylerin varlığında huzur bulmaktayız.

İnsan onurunun mutlak üstünlüğüne dayanan dünya görüşünden yola çıkanlarla birikte, dinsel sebeplerle her ne pahasına olursa olsun erdemli ve dürüst davranan Sessiz ve Unutturulan Kahramanlarımızı saygıyla anıyor, çalışmamızı dünyadaki tüm isimsiz gerçek kahramanlara adıyoruz.

Çalışmamızın eksiksiz olmadığının bilincindeyiz. Soykırımın neredeyse bir asırdır süren reddi ve yalanlanması, sadece katil ve siyasi sorumluların saygınlıktan öte, bir kült haline gelmesine sebep olmadı. Bu durum, tarih araştırmalarında karşımıza aşılması güç bir boşluk olarak çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak günümüz Türkiye'sinde yaşamakta olan kuşaklar gerçek kahramanlar ve idollerini tanıyabilecek bilgi kaynaklarından yoksundurlar. Bu nedenle çalışmamıza ilgi duyan herkesi birlikte araştırmaya ve bilgi aktarımına davet ediyoruz.
Detaylı Kaynakça:
Richard Hovannisian:
„Intervention and Shades of Altruism During the Armenian Genocide“  (  240kb)    
Semelin, Jacques; Andrieu, Claire; Gensburger, Sarah (Ed.):
Resisting Genocide: The Multiple Forms of Rescue. New York, Chichester, West Sussex: Columbia University Press, 2011


içinde: Göçek, Fatma Müge: In Search of the “Righteous People”: The Case of the Armenian Massacres 1915, S. 33-51; Tevosyan, Hasmik: Rescue Practices during the Armenian Genocide, S. 163-182; Kévorkian, Raymond: Ottoman officials against the Armenian genocide: A comparative approach to Turkish towns, S. 183-200; Üngör, Ugur Ümit : Conversion and Rescue: Survival Strategies in the Armenian Genocide, S. 201-218; Kieser, Hans-Lukas: Beatrice Rohner’s work in the death camps of the Armenians in 1916, S. 367-382; Ternon, Yves: The impossible rescue of the Armenians of Mardin: The Sinjar Safe Haven, S. 383-394

Resisting Genocide: The Multiple Forms of Rescue    

Berlin, Jörg; Klenner, Adrian (Hg.):
Völkermord oder Umsiedlung? Das Schicksal der Armenier im Osmanischen Reich; Darstellung und Dokumente. Köln: Papyrossa Verlagsges., 2006


içinde: Kap. 6: Helfer und Opposition von Türken gegen die Regierungspolitik. S. 311-334    





Fâik Âli Bey

Bekir Sıtkı Efendi

Mehmet Celal Bey

Mustafa Ağa (Azizoğlu)

Hüseyin Nesîmi Bey

Vehbi (Vahabid; Vahbid) Efendi

Reşit Pascha

Mehmet Efendi

“Deli” Mustafa Ağa (Kökbudak)

Hacı Halil Efendi

Major Sıtkı Bey

Hasan Mazhar Bey

Cemal Bey





(1) Donef, Raço: 1915 Soykırımında Erdemli Davranan Müslümanlar, Sidney, 2010.
(2) Akçam, Taner: İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu. İstanbul, 1999; Gust, Wolfgang: Alman Belgeleri. Ermeni Soykırımı 1915-1916. İstanbul, 2012; Aktar, Ayhan: Türk Miliyetçiliği, Gayrımüslümler ve Ekonomik Dönüşüm.Istanbul, 2006.
(3) Täterverehrung / Suçluya Saygı: http://www.aga-online.org/worship/index.php?locale=tr
(4) Beiträge – jüdisches Berlin, 01.03.2011: Die Banalität des Guten